Bu sayıda



IPValue’nun Patent Satınalma Hamlesi: Bütçe 100 Milyon USD

Santa Clara, Kaliforniya – 5 Haziran 2025 – Fikri mülkiyet yönetimi alanında faaliyet gösteren IPValue Management, Inc., teknoloji şirketlerinin patent portföylerini satın almak üzere 100 milyon dolar bütçeli yeni bir fon oluşturduğunu duyurdu. Fonun öncelikli hedefi, yüksek değerli 

  • yarı iletken, 
  • bilgi işlem, 
  • ekran ve 
  • iletişim teknolojilerine

odaklanan patentleri satın almak.

Fonun Detayları ve Stratejik Hedefler

  • Fonun Kaynağı: Fon, IPValue’nun mevcut ortakları ve lisans alıcıları tarafından sağlanan sermaye ile oluşturulmuş. Şirket, bu kaynağı daha büyük stratejik işlemler için tamamlayıcı bir araç olarak kullanmayı planladığını açıkladı.
  • Fonun Amacı:
    • Patent sahiplerine nakit ödeme yaparak gelir paylaşımı modeline alternatif sunmak ve
    • Lisans alıcılarına “özgür operasyon” (freedom to operate) garantisi sağlamak.
  • IPValue, 2001’den bu yana 12.000’den fazla patenti yönetiyor ve şimdiye kadar 2 milyar doların üzerinde gelir elde ettiğini internet sitesinden açıklıyor.

Şirketin Geçmiş Performansı 

IPValue, son yıllarda Intel’den 5.000 patent satın aldı ve Samsung gibi şirketlere lisans verdi. 2014’te Vector Capital tarafından satın alınan şirket, daha agresif bir büyüme stratejisi benimsemiş durumda. 100 milyon doları cebine koyup patent avına çıkması da bunu kafi derecede ispat ediyor.

Diğer yandan patent ticareti sektörü, bazı çevrelerce “patent trollüğü” riski taşımasıyla eleştiriliyor. Ancak IPValue, “dava en son çare” politikasıyla bu eleştirilere mesafeli durduğunu vurguluyor. Patent trollüğünün bir tanımı amacı üretim ya da ticaret olmayan patent satın almaları olarak açıklanabilir. Bu tür troller patenti kullanarak doğrudan ya da lisanslama yolu ile üretim yapmayıp belirledikleri muhtemel üreticilere davalar yoluyla saldırarak onların kazançlarından fayda temin etmeye çalışıyorlar. IPValue dava son çare diyerek böyle bir faaliyeti amaçlamadığını nelirtmiş oluyor.

Uzman Görüşleri ve Piyasa Analizi

IPValue’nun İş Ortaklıklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Keith Wilson, fonun “sorumlu patent alıcısı” olma hedefini desteklediğini belirtiyor:

“Litigasyon (dava) odaklı alıcılar yerine, patentleri uzun vadeli lisans anlaşmalarıyla değerlendirmeyi tercih ediyoruz”.

Ancak, bağımsız analistler şu noktaların altını çiziyor:

IPValue’nun “adil pazarlık” iddiaları, lisans ücretlerinin şeffaflığı konusunda soru işaretleri barındırıyor. Vector Capital’in yatırımı sonrası şirketin daha agresif satın alma politikası, sektördeki rekabeti artırabilir

Bir patentin bu şekilde bir anlaşma ile bir gelir kaynağına dönüşmesi her buluşçunun hayali olarak görülebilir fakat böyle bir anlaşmayı yapabilmenin ön koşulları neler olabilir?

  • Öncelikle iyi bir şekilde hazırlanmış güçlü istemleri olan bir patente sahip olmak gerekli. Patentin hukuki olarak kolayca bypass edilemeyecek kadar detaylı ve geniş kapsamlı olması son derece önemli.
  • Koruma süresinin (20 yıl) sonlarına gelmiş bir patentle kimse ilgilenmeyecektir.
  • Yalnızca Türkiye’de tescil edilmiş bir patentin ticari potansiyeli maalesef çok düşük olduğundan ve dünyanın kalanında bir koruması olmadığı için alıcının ilgisini çekmeyebilir. ABD, Avrupa, Çin, Japonya gibi ülkelerde geçerli patentlerin ekonomik potansiyelleri çok daha yüksek olacaktır.

Patentin büyük bütçeli teknoloji firmaları tarafından ihlal edilme potansiyelinin olması önemli bir kriterdir. Dolayısıyla değerli bir buluşa ulaşmanın bir yolu olarak büyük teknoloji firmalarının ürünlerinin detaylı analizleri sonucunda onları tamamlayan, destekleyen, geliştiren buluşların lisanslanma ya da satın alınma ihtimali daha yüksek olacaktır.



Libya Marka Ofisi’nden İlginç Değişiklikler (2)

Geçtiğimiz aylarda Libya Marka Ofisi tarafından marka yenileme ücretlerinin 20.000 USD yapıldığını duyurmuştuk. Ofis 1 Haziran 2025 tarihinde yeni bir genelge ile iptal edilen markalarda yeniden başvuru süresi kuralı adında yeni ve benzersiz bir uygulama başlattı.

Yeni Uygulamanın Önceki uygulama ile bağlantısı mı var? EVET

Libya Marka Ofisi yenileme ücretlerini 20.000 $ yapınca marka tescili sahipleri de yenileme yapacağımıza yeni başvuru yapalım demişler. Libya’da marka tescilleri tek sınıf için ortalama 2.000 USD civarında maliyetle tamamlanabiliyor.

Ofis de bunu fark edince hemen çözümü bulmuş. Ofisin bir karar oluşturması ile ya da bir mahkeme kararı neticesinde bir marka iptal edilirse marka sahibi iptal kararının resmî gazetede ilan edildiği tarihten itibaren üç yıl süre ile yeni bir başvuru yapamayacak.

Burada dikkat edilecek detay üç yıllık sürenin ilan tarihi ile başlaması

Ofis’in iptal ilanlarını hızlı mı yoksa yavaş mı yayınlayacağını bilemiyoruz. İptalin ilanı bir iki yıl alırsa ve sonra da üç yıl beklemek gerekirse işler epey karışabilir.

Ofis iptal kararı çıkmadan yeni başvuru yapacakları da düşünmüş. O başvurular da kötü niyetli olarak kabul edilip reddedilecek.

Burada akla hemen şu soru geliyor.

Tescil devam ederken yapılacak bir başvuruya karşı Ofis ne yapacak?

Genelge markanın koruma süresinin sona ermesinin ardından iptalin yayınlanmasına kadar geçen sürede yapılacak başvuruları reddedeceğini ilan ediyor ama marka tescili devam ederken yapılacak ikincil başvurular konusunda açık bir beyan yok gibi görünüyor.

Libya’da marka tescili olan yabancılar 10 yıllık koruma süresinin sonuna yaklaşılırken yeni başvurular yaparlarsa (Libya Marka Ofisi’nin radarına yakalanmadan) 20.000$ yenileme maliyetinden kurtulabilirler mi?

Mutlaka deneyen olacaktır.



Divx Netflix Patent Savaşında 3. Round

Bir tarafta  .avi milyar indirme sayısı ile Divx, diğer tarafta 300 milyon ücretli aboneye dayanan Netflix. İşte DivX ile Netflix tam burada üçüncü kez koz paylaşıyor. “3. Round” diyoruz çünkü:

  1. ABD & EPO: Netflix, DivX’in birtakım akış patentlerini önce ABD’de, sonra da EPO’da geçersiz bıraktırdı.
  2. Brezilya: 2024’te Brezilya’da mahke DivX lehine kalıcı ihtiyati tedbir verip Netflix’i lisans ücretine mahkûm etti. Nteflix’in Brezilya’da 25 milyon abonesinin olduğu tahmin ediliyor.
  3. Şimdi UPC (Unitary Patent Court): Haziran 2025’te DivX, Münih’teki Birleşik Patent Mahkemesi (UPC) Yerel Dairesine başvurarak “3. roundu” başlattı. Bu kez dava 17 üye ülkeyi kapsıyor.

DivX kimdir ve ne istiyor?

2000’de San Diego’da kurulan DivX LLC, MPEG-4 tabanlı kodekleriyle bir zamanlar “internet videolarının rock yıldızı”ydı. Yazılımı 1 milyardan fazla indirildi (sitesinde 1,5 milyar diyor), aynı sayıda “DivX Certified” cihaz satıldı. Bugün geliri ağırlıklı olarak video-streaming patent portföyünü lisanslamak ve icra etmekten geliyor. Başvurularını da dahil ederek 600 civarı patentinin olduğunu sitesinde beyan etmiş.

Davanın fitilini ateşleyen patent

  • EP 4 213 033 B1
  • Başlık: “Video distribution system including progressive playback”
  • Özetle: Dosya tam inmeden anında seyir (“progressive playback”) + ileri/geri sarma optimizasyonu.

DivX, Netflix’in bu özelliği kendi CDN (Content Delivery Network) altyapısında kullandığını ileri sürüyor.

Tedbir ihtimali: “Yayın kesilir mi?”

Münih LD, acil tedbir kararları konusunda “cömert” bir şöhrete sahip. UPC’nin yetkisi 17 AB ülkesini tek vuruşta kapsadığı için, DivX’in talebi kabul edilirse Netflix, Avrupa’da kara ekrana düşme riskiyle karşılaşabilir. Bu da pazarlık masasında “büyük kırmızı düğme” etkisi yaratıyor. Eğer mahkeme tedbir kararı verirse muhtemelen Netflix zaman geçirmeden uzlaşma yoluna gidecektir.

Muhtemel tazminat: Buzdağının görünen yüzü

UPC tazminatı “makul lisans bedeli veya kayıp kâr” ilkesiyle belirliyor. Streaming piyasasındaki benzer lisans oranları (HEVC Advance 0,0075 $-0,015 $/abone/ay) kabaca bir çerçeve sunuyor.

Netflix’in 300 milyon kişilik abone tabanı (Mayıs 2025) hesaba katıldığında:

*Faiz, yargılama giderleri ve karar sonrası devam eden lisans bedeli hariç.

Netflix geçersizlik davası açıp oranı “%1’lik özellik katkısı” argümanıyla düşürmeye çalışacak. Netflix’in iddiasına göre “progressive playback” özelliği, Netflix platformunun toplam değerine yalnızca %1 civarında katkı yapıyor; dolayısıyla ödenecek makul lisans ya bu %1’e indirilmiş ciro tabanı ya da normal ciro tabanına uygulanacak ek bir %1 “apportionment” çarpanı üzerinden hesaplanmalıdır. DivX ise “BreziIya’da bile kazandım” kozunu kullanarak çıtayı yukarı taşımaya çalışacak.

Netflix’e abonelik ücreti ödeyen bizler ilk anda “ödesin bakalım bizden aylık ücretleri almayı biliyor” diyebiliriz, fakat, bir tazminat ya da mecbur kalınmış lisans söz konusu olursa ödemeyi yapacak olan tarafta olduğumuzu da unutmamalıyız.



Getty Images vs Stability AI: ABD’de neler oldu, Avrupa’da (özellikle Birleşik Krallık ve AB) ne bekleniyor?

Getty Images, dijital fotoğraf arşivini ücretli lisans modeliyle pazarlayan köklü bir ajans; Stability AI ise fotoğraf ve illüstrasyonlarla eğittiği Stable Diffusion adlı görsel yapay zekâ modeliyle son yılların “görsel-üreten” yıldızı. Getty’nin iddiasına göre Stability, on milyonlarca telifli Getty fotoğrafını (üstelik üzerlerindeki filigranları da temizleyerek) izinsiz kopyalayıp modelini besledi; yani “stok fotoğrafı al, filigranı kazı, yapay zekâya vitamin yap” formülüyle pazara girdi. Telifli içeriklerin bu şekilde madenciliğe konu edilmesi, hem Getty’nin lisans gelirini hem de marka değerini zedeliyor. Stability cephesi ise modelin eğitiminin “adil kullanım” veya AB’deki TDM istisnaları kapsamında olduğunu savunuyor. İşte bu temel anlaşmazlık—“telif mi, adil kullanım mı?”—ABD’de usule, İngiltere’de esasa, Kıta Avrupası’nda da yeni regülasyonlara taşınan çok cepheli bir hukuki boks maçını başlatmış durumda.

  1. ABD Cephesi – “Delaware Çıkmazı”

Getty Images (US), Inc.’nin Delaware Bölge Mahkemesi’nde açtığı davada hâkim Jennifer Hall, 26 Ocak 2024’te yetki alanının araştırılması kararı vererek dosyayı usul arenasına kilitledi.

Çekişme noktası: Stability AI’ye ait hangi tüzel kolun Delaware’e yeterli bağa sahip olduğu ve fotoğrafların fiziksel olarak nerede kopyalandığı tespit edilmeye çalışılıyor. Doğal olarak eğer işlemlerin Delaware’de gerçekleştirildiği tespit edilemezse mahkeme yetkisizlik kararı verecek.

Tarafların tutumu: Getty “belgeleri hemen görelim” diyor; Stability ise “yetki kesinleşmeden hiçbir belge vermem” diyerek oyalıyor.

Netice: Esasa hiç girilemedi. Mahkeme “yetki yok” derse dosya düşebilir ya da Kaliforniya’ya taşınır—yani Stability şimdilik zaman kazanıyor.

  1. İngiltere Cephesi – “Londra Ana Sahne”

Business & Property Court’ta 9 Haziran 2025’te başlayan duruşmalarda Getty, 7,5–12 milyon civarı fotoğrafının filigranları silinerek Stable Diffusion eğitim setine dahil edildiğini savunuyor.

Burada filigran silme işlemi önemli, çünkü silinen şey bir tescilli marka! Markanın satılan ürünlerden izinsiz olarak silinmesi de bir marka ihlali suçu oluşturuyor.

Yetki sorunu aşıldı: Londra mahkemesi, Stability AI Ltd.’nin İngiltere bağlantısını yeterli buldu.

Tez daraltması: Getty “model Birleşik Krallık’ta eğitildi” argümanını geri çekti; soru artık “yurtdışında eğitilen modelin İngiltere’de sunulması UK telifini ihlal eder mi?” noktasına odaklandı.

Delil kavgası: Fotoğrafların hangi sunucularda işlendiği hâlâ ana tartışma konusu. İnternetin küresel olması fakat hukuki süreçlerin ülkesellik ilkesine göre yürüyor olması burada da bir çözülmesi gereken karışıklığa sebep oluyor. İşlemler örneğin bulutta gerçekleşmişse bulut tam olarak neresidir ve hangi ülkenin yasal alanına girer?

Muhtemel sonuçlar

İhtiyati tedbir: Mahkeme ihlâl bulursa Stable Diffusion’ın .co.uk sürümünü bloke edebilir veya filigran filtresi zorunluluğu getirebilir; bu, AB’deki hak sahiplerine de cesaret verecektir.

Tazminat / kâr paylaşımı: Getty, gerçek zarar + lisans bedeli veya Stability’nin Birleşik Krallık kârından pay isteyebilir; parasal kararın 2026 ortasında çıkması bekleniyor.

AB davaları: Getty, Almanya ve Fransa’da DSM Direktifi’nin “opt-out” mekanizmasına dayanarak telif davası açabilir.

EU AI Act etkisi: Ağustos 2025’te yürürlüğe girecek şeffaflık yükümlülüğü, modellerin eğitim verisini açıklamaya zorlayacak; uyulmaması ciddi para cezaları doğurabilir.

  1. DSM İstisnası Nedir

AB’nin 2019/790 sayılı DSM Direktifi, otomatik metin-veri madenciliği için iki kapı açıyor:

Araştırma amaçlı TDM – hak sahibi engelleyemez.

Ticari TDM – hak sahibi robots.txt veya benzeri makine-okur işaretle “opt-out” yaparsa izin gerekli. Yani sayfa sahibi robots.txt dosyasında User-agent: * satırına Disallow: / veya noai, noindex, nodatamining benzeri talimatlar eklememişse yapay zeka bunu okuyabilir.

  1. Genel Değerlendirme

ABD: Usul bataklığı; dosya bir türlü esasa geçemiyor ve Stability durumdan memnun.

İngiltere: Mahkeme “gongu çaldı” ve dava hızla ilerliyor.

Kıta Avrupası: DSM opt-out ve AI Act, Getty’ye yeni hamle seçenekleri sunuyor.

Eğer Londra’da Getty lehine karar çıkarsa, Avrupa genelinde fotoğraf ajansları ile yapay zekâ şirketleri arasında toplu lisans pazarlıkları—ve yüklü tazminat çekleri—gündemin üst sırasına yerleşecek.

Yapay zekâyla çalışıyorsanız “eğitim verisini nereden, hangi izinle aldım?” sorusu er geç kapınızı çalacaktır.



Marka Tescil İşlemlerinde Kontrol Şart

Son yargı kararıyla gündeme gelen bir olay, online sistemler üzerinden yapılan işlemlerin mutlaka doğrulanması gerektiğini ve markaların düzenli olarak izlenmesinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Yenilendi Sanıldı, Sicilden Silindi

2004 yılında tescil edilen bir marka için 2014 yılında TürkPatent online kayıt sistemi üzerinden yenileme başvurusu yapılmış ve işlem tamamlanarak yenileme ücreti de TürkPatent ilgili hesabına aktarılmış. Ancak Kurum’un sisteminde yaşanan teknik bir arıza nedeniyle bu yenileme işlemi arka planda tamamlanamamış. Tescil sahibinin sorumluluğunu yerine tirmiş olması sistemsel sorun sebebiyle tespit edilemediğinden marka yenilenmemiş gibi görünerek tescil süresi sonlandırılmış. Marka sahibi ise işlemin geçersiz olduğunu fark etmemiş (problem) ve herhangi bir kontrol de yapmamış (problem).

2018 Yılında Başkası Tescil Ettirdi

Durumdan habersiz üçüncü bir kişi, 2018 yılında aynı ibareyle aynı sınıfta yeni bir başvuru yaparak markayı kendi adına tescil ettirmiş. Marka sahibi ise durumdan ancak 2021 yılında yeni logosuyla yaptığı başvurunun reddedilmesiyle haberdar olmuş. Başvuru, 2018 tarihli tescil gerekçesiyle reddedilmiş.

Yargı: Teknik Kusur Kabul Edildi, Ancak Sorumluluk Paylaşıldı

Marka sahibi, yenileme işleminin tamamlandığını düşündüğünü ve teknik bir hata nedeniyle bu işlemin geçersiz sayıldığını ileri sürerek Kurum kararına itiraz etmiş. Mahkeme, sistemsel aksaklığı ve idarenin eksikliğini kabul etmiş ve red kararını iptal etmiş. Nihayetinde, 2014 yılında fark edilmeyen bir eksikliğin düzelmesi Haziran 2025’i bulmuş oldu.

Ancak karar, marka sahibinin tamamen kusursuz olduğu anlamına gelmiyor. Zira süreç boyunca yaşanan şu eksiklikler dikkat çekiyor:

  • Yenileme işleminden sonra herhangi bir belge kontrolü yapılmadı.
  • Yenileme belgesi ulaşmadığı halde işlem sonucu sorgulanmadı.
  • Marka bültenleri düzenli takip edilmediği için 2018 tarihli benzer başvuru fark edilmedi.
  • Ancak 2021’de kendi başvurusu reddedildiğinde durumun farkına varıldı.

Marka İzleme Hizmeti: Önlem İçin En Etkili Araç

Bu olay, yalnızca dijital sistemlerin sınırlılıklarını değil, aynı zamanda marka sahiplerinin sorumluluğunu da gözler önüne seriyor. Marka tescili sonrası atılması gereken adımları şöyle özetleyebiliriz:

  • İşlemleri Doğrulayın: Online yapılan yenileme, devir veya itiraz işlemlerinin sonucunu sistem üzerinden kontrol edin, belgeyi indirin.
  • Belge Gelmediyse Sorgulayın: Resmi belgelendirme gerçekleşmediyse, gecikmeden Kurum ile iletişime geçin.
  • Marka İzleme Hizmeti Alın: Benzer başvurular yayımlandığında erken müdahale edebilmek için profesyonel izleme sistemleri kullanın.

Marka izleme hizmetleri ise, benzer ibarelerin önceden tespit edilmesini sağlayarak hak kaybı yaşanmasını büyük ölçüde önleyebiliyor. Tescil ettirdiğiniz markanın korunmasını sadece sistemlere değil, bilinçli takibe emanet edin.

Bu sayıda

Çinlilerin Gizemli (Anlamsız) Marka Başvuruları

Çin’den yapılan gizemli marka tescili başvuruları bir süreden beri kafalarda soru işaretleri oluşmasına sebep oluyor. Klavyenin üzerinde kedi gezmiş gibi görünen herhangi bir kelime ya da kelime grubu ile bağdaştırılamayacak harf öbekleri için Avrupa Birliği Topluluk Marka Tescili başvuruları yapılıyor. Bazı markaları sizin için listeledik.

çin marka tescil

Bu başvuruların ne sebeple yapıldığı konusunda rivayet muhtelif. Bazı meslektaşlar bu harf gruplarının içine ünlü markaların gizlendiğini ve renk oyunları ile bu markaların öne çıkarılacağını iddia ediyor (BNKNSCIGHKTYE (BNKNSCIGHKTYE)). Örnekten de görüldüğü gibi bu biraz tutarlılıktan uzak bir iddia ve bunu düşünene bir fayda sağlaması zor.

EUIPO Bu Konuda Ne Yapıyor

Bugüne kadar Avrupa Birliği Fikri Haklar Ofisi (EUIPO) başvuruları kabul edip yayına çıkarıyor fakat yakın zamanda bir tutum değişikliği olmuş. EUIPO 11 ve 12 harften oluşan ve anlamsız harf grupları içeren başvuruları reddetmeye başlamış. Markaların ret gerekçeleri şöyle:

  1.  Tüketiciler tarafından kolayca ve anında hatırlanamaz
    • İşaretin karmaşıklığı, tüketicilerin zihninde hızlı çağrışım yapmasını engellemektedir.
  2. Akılda kalıcı olmayan bir harf dizisi olarak algılanır
    • Rastgele sıralanmış harflerden oluşan işaret, ticari kökeni tanımlayacak kadar belirgin değildir.
  3. Ayırt edici karakterden yoksundur
    • İşaret, herhangi bir marka kimliği taşımamakta ve ticari kaynağı gösterme işlevini yerine getirememektedir.

EUIPO 11-12 harften oluşan başvuruları reddetse de bültenlere baktığımızda daha küçük harf sayısına sahip başvuruların kabul edilmeye devam ettiğini görüyoruz.

Türkçedeki harf sayısından yola çıkarak 10, 9, 8, 7, 6 harften oluşan başvuruların yapılabildiğini varsayarsak (29’un 10’lu, 9’lu, 8’li, 7’li ve 6’lı permütasyonu) 430 trilyon civarında başvurulabilir anlamlı anlamsız marka olduğunu görüyoruz ki bu muhtemelen ihtiyacı kolaylıkla karşılayacaktır.

Çinliler Bu Başvuruları Neden Yapıyor?

Kimse çıkıp şu sebeple yapıyoruz demediği için yine bir tahminde bulunmak dışında yapacak bir şey kalmıyor. Başvuruların avantaj ve dezavantajlarını belirleyerek bir tahmine ulaşılabileceğini düşünüyoruz.

Dezavantaj olarak marka gibi olmayan markaların bir tanınırlık elde etmeyeceğini kolaylıkla tahmin edebiliriz.

Ortalama tüketici markayı okuyamaz ve söyleyemez. Dolayısıyla akılda kalması neredeyse imkansız olan markayı kullanarak bir marka itibarı sağlamanın yolu yok. Ortalama tüketici GJLFSHŞ markalı ürünü alıp beğense dahi sonraki alışverişi sırasında HSKŞFLŞJ markası mı yoksa HKVPJWER markası mı olduğunu kolaylıkla karıştırabilir. Bu durumda marka sahibi yıllarını da harcasa bir tanınmışlık elde edemeyebilir.

Avantajlarına baktığımız zaman ise şunları söylemek mümkün:

Amazon gibi alışveriş siteleri bir ürünü satabilmeniz için marka tescili konusunda bir hakka sahip olup olmadığınızı göstermenizi istiyor. Eğer bir ürünü amazon gibi bir siteden dünyaya satmak istiyorsanız marka tescili başvuruları yapmanız gerekiyor ve bu başvurular çeşitli sebeplerle bazı ülkelerde reddediliyor birileri size davalar açabiliyor, size çok anlamlı görünen bir marka küfür, olumsuz anlam, kötü niteleme gibi sebeplerle diğer ülkelerde sorunlara sebep olabiliyor.

Öyle bir marka bulsanız ki

  • kendi ülkeniz dahil hiçbir dilde olumlu ya da olumsuz bir anlama sahip olmasa,
  • kimsenin markasına benzeme ihtimali olmasa,
  • bir dava ile karşılaşma ihtimaliniz bulunmasa ve
  • tescilde bir sorun ile karşılaşmasanız.

Eğer markasal tanınırlık konusunu mesele etmiyorsanız anlamsız marka başvuruları bir anda anlamlı hale geliyor. Örneğin; spot, düşük fiyatlı, düşük kaliteli, tek seferlik büyük miktarlı ürün satışları ile ilgili iseniz anlamsız markalar makul görünüyor.

Bu markalar gerçekten kullanılıyor mu?

Birkaç markaya baktığımızda bunların gerçekten ürün markası olarak kullanıldığını görüyoruz. Bazı linkleri aşağıda verdik.

https://www.amazon.com/TBSMDSSSDM-Contoured-Extensions-Adjustable-Extension/dp/B0DTDPPGTH

https://www.amazon.com.tr/RXKFIGX-kondansat%C3%B6r-sistemleri-buzdolaplar%C4%B1-buharla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1c%C4%B1lar/dp/B0F1MXNDS8

https://www.amazon.com.tr/Ggpyyon-F%C3%BCt%C3%BCristik-G%C3%B6zl%C3%BC%C4%9F%C3%BC-%C3%87er%C3%A7evesiz-G%C3%B6zl%C3%BCk/dp/B0DJCM79T2

https://www.paris18.org/friperie-zxsbn6dd3vzbgsy-bonne-nouvelle/

Çinlilerin ticareti bizim gördüğümüz gibi görmediğinin bir örneği ile karşı karşıya olduğumuzu söylemek mümkün. Muhtemelen satıcı bir markayı arayan alıcıyı değil bir ürünü arayan alıcıyı hedefliyor. Uyku maskesi arayan biri arama hücresine TBSMDSSSDM değil uyku maskesi yazacaktır ve siz de listede çıkarsınız. Fiyatı da düşük tutuyorsanız alıcı markanız ne olursa olsun sizden almaya karar verebilir çünkü düşük fiyatlı üründen beklentisi de düşük olacaktır.

En kötü durumda ürün çok kötü olup alıcılar kötü yorum yapsalar da diğer anlamsız markanızla yaptığınıza devam edebilirsiniz. Bu yöntemi yıkacak tek ihtimal ortalama tüketicilerin anlamsız bir marka gördüklerinde o sayfadan çıkmaları olabilir. Bunu da yaşayarak göreceğiz.


Amerika’da marka başvurularının reddedilmesi

2024 yılında Madrid Protokolü kapsamında WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) üzerinden ABD’ye yapılmış ve yayınlanan markalara baktığımız zaman şu manzara ortaya çıkıyor:

Türkiye’den ABD’ye yapılmış başvuruların 516 tanesi WIPO Madrid Monitor sayfasında yayınlanmış olarak görünüyor ve bu başvuruların tamamına bakarsak ya henüz ABD Marka ve Patent Kurumu’ndan (USPTO) bir karar iletilmediğini ya da marka başvurusunun reddedildiğini görüyoruz.

ABD’nin markalarımızı reddetme oranı %100!

USPTO başvurularımızın hemen hemen tamamını tamamen reddediyor. Peki bu tutum sadece bize mi takınılmış durumda? Başkalarının marka başvurularına ne yapıyor?

Avrupa Birliği’nden yapılan başvurulara da aynısı yapılıyor. Topluluk markalarına dayanılarak yapılan başvurulara da baktığımızda aynı şekilde ya henüz karar çıkmadığını ya da ret kararı çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla “hoca bize taktı” ya da “bunlar batının oyunları” demek mümkün değil.

Ret kararı verilen markaların bir kısmı zaten ABD’de tescilli. Örneğin ARÇELİK Beko markası için daha önce defalarca tescil almış olsa da ya da ETİ markasını daha önce çok kez tescil etmiş olsa da yapılan yeni başvuru reddediliyor.

Kararların gerekçelerine baktığımızda genellikle aynı dayanakları görüyoruz.

Ret kararlarının büyük çoğunluğunda önceden ABD’de tescilli bir markaya dayanan bir gerekçe görmüyoruz. Genellikle markaya benzer marka olmadığının görüldüğünü yazan bir açıklama da bulunuyor.

Marka ret kararları çok zaman şu gerekçelerle oluyor

  • Disclaimer requirement; örneğin markanızda ABCDE çikolata yazıyor olabilir. Türkiye’de çikolata içeren ürünlerle ilgili olarak çikolata kelimesini tescil edemeyeceğinizi bilirsiniz ve TürkPatent de orada çikolata kelimesinin ayırt edici nitelik taşımadığını görerek incelemesini yapar. Bu durum ABD’de farklı; ayırt edici olmayan kelime üzerinde bir talebiniz olmadığını açıklamanız gerekiyor.
  • Identification Of Goods/Services requirement; örneğin giysiler yazabilirsiniz fakat uzman sizden bir giysi listesi yazmanızı isteyebilir. Giysileri listelemiş olabilirsiniz, bu seferde bir tanımlamanızın anlaşılmadığına karar verilmiş olabilir.
  • Mark discription, colour claim; ABD’de marka logolu ise markayı tarif eden bir tarifname yazılması gerekiyor. Bu kısım aşılamaz bir engel olarak görülebilir, çünkü tamamen göreceli olan tanımlamanıza mutlaka uzmanın bir itirazı olabiliyor. Örneğin; mavi dediğiniz renk açık mavi ya da koyu mavi olarak değerlendirilebilir ve bunu netleştirmeniz istenebilir.
  • Email, adres, başvuru sahibi ünvanı gibi detaylar da başvurunun ön inceleme reddi için gerekçe olabilir.

Görüldüğü gibi genellikle ret gerekçeleri aşılabilir küçük teknik detaylardan oluşuyor ve bir düzeltme başvurusu ile çözülebilir gibi görünüyor. Bu durum da aslında karşılaştığımız tutumu bir şekilde açıklamakta.

ABD’de yatığınız Madrid Protokolü üzerinden başvurunuza bir ret kararı aldığınızda buna doğrudan kendiniz bir itirazda bulunamıyorsunuz ya da bir eksikliği kendiniz başvurarak düzeltemiyorsunuz.

Gelen ret yazılarında da ABD’de yetkili bir vekil ile çalışılması zorunludur diye yazılıyor. Yapılanlara genel olarak baktığımızda ABD’nin Madrid Protokolünü bir olta gibi kullandığını ve yabancıların buradan yaptığı başvurularda da bir ABD’li vekille çalışma zorunluluğunu fiilen devam ettirdiğini söyleyebiliriz.

Madrid Protokolü Üzerinden Başvuru Yapmayalım mı?

Bütün bu problemlere rağmen ABD’de marka tescili için Madrid Protokolü yolunu tavsiye ediyoruz.

  • Birçok ülkede bir seferde başvuru yapabildiğiniz için başvurunuzun yenilemelerini takip etmek her zaman daha kolay oluyor
  • ABD’de ulusal başvuru yaptığımız zaman tescilden itibaren altı ay içinde markayı ABD’de kullanmış olmamız gerekiyor. Madrid Protokolü üzerinden başvurduğunuz zaman bu süre 5 yıla uzuyor. (Kullanma bildirimi için hala ABD’de bir vekil görevlendirmesi gerekli)
  • Sonradan adres unvan değişikliği devir gibi işlemler gerektiği zaman bunları basitçe WIPO’da yapabiliyorsunuz, ABD’de bir görevlendirme yapmak gerekmiyor.

Biz Ne Yapıyoruz?

Madrid Protokolü üzerinden başvurumuzu yaptıktan sonra uspto’dan gelecek ret kararını bekliyoruz. Karar ulaştığında eğer başvurumuz başka bir başvurudan dolayı reddedilmemiş ise ABD’de yetkili partnerimizi görevlendirerek düzeltme işlemlerini gerçekleştiriyoruz.

Bunu Yapan Başka Ülkeler Var mı?

Kanada aynı tutumu sergileyen diğer bir ülke olarak görülebilir. Kanada’nın uygulaması daha kötü oluyor çünkü genel olarak başvuruları 20 aydan fazla zaman bekleyerek reddediyor. İtiraz süreleri de uzun olduğundan Kanada’da talep ettiğiniz tescil en azından üç yıla kadar uzayabiliyor.

Kolombiya’da bu konuda benzer bir tutum sergiliyor. Bu ülkeye de baktığımızda başvuruların genel olarak ilk incelemede benzer gerekçelerle reddedildiğini görüyoruz.

Bazı ülkelerde anlamsız ret kararları ile karşılaşsak da Madrid Protokolü’nün avantajları karşısında bu engellerin önemini kaybettiğini söylemek isteriz. Bu konuda bilgili ve tecrübeli bir ekiple markanın uluslararası korunması her zaman mümkündür.


Marka Patent Sahiplerine Yönelik Dolandırıcılık Faaliyetleri

https://www.euipo.europa.eu/en/news/europol-and-euipo-reveal-updated-situation-report-on-misleading-invoices

Raporun Özeti – 2024

Fikri mülkiyet hakları (IPR) sahiplerini hedef alan sahte ödeme talepleri ve dolandırıcılık yöntemleri üzerine hazırlanmış bir durum raporu.

Ana Bulgular:

IP başvuru ve tescil sahipleri, başvurularının yayımlandığı andan itibaren sahte ödeme taleplerinin hedefi haline geliyor.

Sahtekârlar, EUIPO ve ulusal fikri mülkiyet ofislerinin (IPO) resmi e-posta adreslerini taklit ediyor, sahte sertifikalar, QR kodları ve sahte yetkili imzalar kullanıyor.

Sahte talepler, genellikle 740–1.500 EUR civarında ek ücret ödemesi istemekte; yıllık dolandırıcılık gelirinin 26 milyon EUR olduğu tahmin ediliyor.

Dolandırıcılar, EUIPO ve ulusal IPO veritabanlarını, TMview gibi herkese açık kaynakları kullanarak kurbanlarını belirliyor.

Dijitalleşme ve yapay zeka araçlarının kötüye kullanımı, bu dolandırıcılık faaliyetlerini daha da kolaylaştırıyor.

Sahte taleplerin %80’i, “European”, “Intellectual Property”, “Trademark” gibi kelimeleri içeren isimler ve mavi-sarı renkler, yıldızlar, küreler gibi AB sembollerini kullanan sahte şirketler üzerinden yapılıyor.

Dolandırıcılık Yöntemleri:

E-posta üzerinden EUIPO, WIPO, DPMA, UIBM gibi kurumlar taklit edilerek ödeme talepleri gönderiliyor.

Sahtekarlar, gerçekçi görünen sertifikalar, sahte IBAN hesapları (çoğu AB üyesi ülkelerde) ve hızlı ödeme baskısı (örn. 1 gün içinde ödeme yapılması gerektiği) kullanıyor.

E-posta başlıklarında sahte yetkili isimleri ve unvanları (ör. “Andrea Di Carlo, EUIPO Deputy Executive Director”) yer alıyor.

Türkiye’de Durum

Türkiye’de marka patent sahiplerine karşı dolandırıcılık faaliyeti yerli ve yabancı dolandırıcılar üzerinden devam ediyor.

Yerli Dolandırıcılar

Türkiye’deki dolandırıcılar yabancılara göre daha spesifik faaliyetler yürütüyor

  • Türk Patent Kurumu’ndan arıyormuş gibi yaparak ödemeler talep ediliyor. Bugün öderseniz şu kadar yarın olursa zamlanıyor gibi korkutucu ifadeler kullanıp başvuru sahibini paniğe sürükleyerek ödeme yapmaya zorluyorlar
  • Başvuru sahibinin vekil olarak görevlendirdiği patent ofisinden arıyormuş gibi yaparak ödeme talep edebiliyorlar
  • Marka sahibini arayarak markasına başka birinin başvurmak üzere olduğunu ama kendilerinin asıl hak sahibi olarak onu tespit ettiklerini, bir iki saat diğer kişiyi durdurabileceklerini, bu sürede eğer başvuru yapmazsa markasını kaybedeceğini söyleyerek bir başvuruya zorlayabiliyorlar.

Türkiye’deki dolandırıcılar bu faaliyetleri için aradıklarında normalde bilmeyecekleri bilgileri söyleyebiliyorlar. Adınız, adresiniz, TC kimlik numaranız, başvurduğunuz marka, vs. gibi detayları size söyleyerek manipüle edebiliyorlar.

Yabancı Dolandırıcılar

Yabancılar EUROPOL raporunda açıklanan yollarla ödemeler yapmanızı sağlamaya çalışıyorlar. Burada dikkat edilecek husus yapılan şeyin çoğu zaman tam anlamıyla dolandırıcılık olmaması. Özellikle tercih edilen yol resmi kurum imajları kullanarak markanızın yenilenmesi yayınlanması gibi işlemler için süre ile sıkıştırarak ödemeler istenmesi.

Bu ödemelerin sonucunda ise kimsenin bilmediği bir internet sitesinde markanızın bir yayınını yaparak hizmeti tamamlıyorlar. Eğer paranın peşine düşüp kandırıldığınız konusunda bir hukuki iddiada bulunursanız bu doğru olmuyor çünkü parayı o sitede markanızı yayınlamak üzere almışlardı.

Gönderilen mektuplarda küçük yazılar ile yaptıklarını yazıyorlar.

Birinci örnekte dolandırıcı neye yaradığı bilinmeyen bir yenileme işlemini yaptığını iddia ediyor. İkinci örnekteki ise markayı kendi internet sitesinde yayınlamak üzere bu parayı istediğini açıkça belirtiyor. Dolayısıyla kandırıldığınızı iddia ederseniz bunun doğru olmadığını zaten ne yaptıklarının ödeme bildiriminde yazılı olduğunu söyleyebiliyorlar.

Birkaç örnek


Yapay Zekâ Patentlerinde Son Durum

Yapay Zeka Patentlerinde 2024 Patent Landscape Raporu Yayınlandı

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yayımlanan “Generative AI Patent Landscape Report“, generatif yapay zeka alanındaki patent başvurularının hızlı yükselişini ve küresel inovasyon haritasını detaylı bir şekilde ortaya koyuyor. Rapor, yalnızca bir teknoloji analizi değil, aynı zamanda inovasyon ekosisteminde neler olup bittiğini anlamak için kritik bir referans niteliğinde.

Patent Landscape Raporları, belirli bir teknoloji alanındaki patent başvurularını ve tescil eğilimlerini sistematik bir şekilde analiz eden, bu alandaki rekabet ortamını, başlıca oyuncuları, coğrafi dağılımı ve teknik eğilimleri ortaya koyan kapsamlı çalışmalardır. Bu raporlar, şirketler için yeni pazar fırsatlarını ve işbirliği alanlarını belirlemede, araştırmacılar için bilimsel çalışmaları ticarileştirme stratejileri oluşturmada, politika yapıcılar içinse teknoloji ve fikri mülkiyet odaklı düzenlemeleri tasarlamada önemli bir yol haritası işlevi görür. Aynı zamanda, patent yoğunluklarını ve boşluklarını görerek rekabet avantajı sağlamak isteyen işletmelerin doğru pozisyon almasına yardımcı olur.

Bir patent landscape raporuna bakarak herkesin odaklandığı ya da odaklanmadığı teknik alanları tespit edebilir olası bir stratejik avantajı küresel ya da ülkesel ölçekte görebilirsiniz. Raporlar tüm dünyayı kapsayabileceği gibi ülke ya da bölgeleri de kapsayabilir.

Generatif yapay zeka (GenAI), kural tabanlı sistemlerin ötesine geçerek metin, görsel, ses ve biyolojik veri gibi farklı formatlarda yeni içerikler üretebilen bir teknoloji dalgası olarak öne çıkıyor. Özellikle 2017 yılında Google’ın “Transformer” mimarisinin tanıtılması ve 2022’de OpenAI’nin ChatGPT modelinin piyasaya sürülmesi, bu alandaki büyümenin temel dönüm noktaları olarak dikkat çekiyor. ChatGPT’yi bu alanda bir çağ başlangıcı olarak görebiliriz.

Raporun öne çıkan bulgularına göre, 2014’te yalnızca 733 olan GenAI patent ailesi sayısı, 2023’te 14.000’i aşmış. Bu patlamada Çin’in liderliği dikkat çekiyor; Çin merkezli şirketler

  • Tencent (WeChat, QQ, League of Legends, Riot Games)
  • Ping An (Good Doctor ) ve
  • Baidu (Baidu Arama Motoru, Baidu Maps, Baidu Baike)

en fazla patente sahip kurumlar arasında yer alırken,

  • IBM,
  • Google ve
  • Microsoft gibi

ABD merkezli şirketler de önemli oyuncular arasında bulunuyor. Generatif modeller arasında GAN’ler en yaygın olanı olsa da, özellikle Diffusion modelleri ve LLM’lerde (Large Language Models) son yıllarda hızlı bir artış yaşanıyor.

Bilinen GAN (Generative Adversarial Networks) Örnekleri:

  • StyleGAN (NVIDIA): Yüksek kaliteli, gerçekçi insan yüzleri ve sahte görüntüler üretmek için geliştirilmiş bir GAN modelidir.
  • CycleGAN: Görüntüleri farklı stiller arasında dönüştürmek için kullanılır; örneğin bir fotoğrafı Van Gogh tarzında bir tabloya dönüştürmek.
  • Pix2Pix: Haritaları fotoğraflara dönüştürmek veya taslaklardan gerçekçi görüntüler oluşturmak gibi “çiftler arası” dönüşümlerde yaygın olarak kullanılır.

Diffusion Modelleri Örnekleri:

  • Stable Diffusion (Stability AI): Metinden yüksek kaliteli görseller üreten açık kaynak bir model. “Bir kedi kitap okuyor” gibi istemlerden resim üretilebilir.
  • DALL·E 2 (OpenAI): Doğal dil betimlemelerinden yaratıcı görseller oluşturur, örneğin “uzayda kahve içen hipster penguen” gibi istemlerden.
  • Imagen (Google DeepMind): Yüksek kaliteli fotogerçekçi görüntüler üretmek için kullanılan bir diffusion modeli.

LLM (Large Language Models) Örnekleri:

  • GPT-4 / GPT-4o (OpenAI): Çok modlu yeteneklere sahip, metin, görüntü, ses ve video üzerinde çalışabilen hepimizin yakın arkadaşı bir dil modeli.
  • Claude (Anthropic): Özellikle güvenli ve kullanıcı dostu sohbetler için optimize edilmiş bir LLM.
  • LLaMA 2 / LLaMA 3 (Meta): Meta’nın açık kaynaklı LLM serisi; araştırma ve geliştirme için yaygın olarak kullanılmakta.

Gemini (Google DeepMind): Google’ın çok modlu yeteneklere sahip LLM modeli; arama, özetleme ve analiz görevlerinde kullanılıyor.

Patentlerin yoğunlaştığı uygulama alanları arasında yazılım, yaşam bilimleri, belge yönetimi, endüstri ve ulaşım gibi geniş bir yelpaze bulunuyor. Özellikle sentetik verilerin kullanımı ve çok modlu modellerin yükselişi, önümüzdeki yıllarda GenAI teknolojilerinin daha da yaygınlaşacağını gösteriyor.

İlginç bir şekilde LLM’ler hayatımızı bu kadar etkilemişken bunlarla ilgili olarak üretilen patent sayısı GAN patentleri ile karşılaştırılamayacak ölçüde düşük kalıyor.

Generative AI Patent Landscape Report, bu açıdan sadece teknolojik eğilimlerin bir özeti değil; aynı zamanda geleceğin ekonomik ve hukuki ekosistemine dair bir yol haritası sunan kapsamlı bir çalışmadır.

Rapor yalnızca bu alanda üretim yapan profesyonelleri değil faaliyet yürüttüğü sektörde yapay zeka teknolojisini nasıl kullanacağını ya da başkalarının nasıl kullandığını öğrenmeye çalışan uygulayıcılarında yararlanabileceği bir bilgi kaynağı olarak görülüyor.

Bu Sayıda

Ukrayna’da Patent ve Marka Süreleri Yeniden İşlemeye Başlıyor!

Savaşın başlamasının ardından 2022 yılında Ukrayna Patent Kurumu hakların oluşması ve devam ettirilmesi ile ilgili olarak tüm süreleri durdurmuştu.

Hangi Süreler Dondurulmuştu?

Ukrpatent’in 2022’de yayınladığı kurallara göre, aşağıdaki işlemler için süreler askıya alınmıştı:

  1. Patent ve Faydalı Model İşlemleri
    • Yıllık ücret ödemeleri (yenilemeler)
    • Araştırma ve inceleme talepleri
    • Patent başvurularına itirazlar
    • Yayın sonrası itiraz süreleri
  2. Marka İşlemleri
    • Marka ret kararlarına itiraz süreleri
    • Marka yayınına itiraz süreleri
    • Yenileme başvuruları ve ücret ödemeleri
  3. Tasarımlar ve Diğer Fikri Mülkiyet Hakları
    • Tescil süreçleri, itirazlar ve yenilemeler

29 Nisan 2025 tarihinde kabul edilen ve onaylanan 9383 Numaralı Kanunla artık tüm süreler kendi normallerine dönecekler. Uygulamanın Detayları şöyle:

Kanun Mayıs ayı ortasında yayınlanacak ve yayınlandığı tarihten itibaren 30 gün geçtikten sonra yürürlüğe girecek.

Süreler kaldıkları günden itibaren devam edecek. Yani bir işlemi yapmak için gerekli olan sürenin bir kısmı 2022’de geçmiş idiyse bu süre hala geçmiş olarak kabul edilecek. Burada bir istisnayı belirtmek gerek; kanunun yürürlüğe gireceği tarihte eğer başvuru ya da hak sahibinin kalan süresi 75 günden az ise bu süre 75 güne tamamlanacak.

Hesaplarsak kanun 30 günde yürürlüğe girecek ve en az 75 gün süre tanıyacak. Buna göre süreli bir işlemi yapmak için tanınan süre en az 105 gün oluyor. Ukrayna’da geçerli marka, patent ya da tasarım tescilleri olanların bir hak kaybına uğramamak için bu süreleri dikkatle takip etmesi gerekiyor.

Çin Patent Kurumu CNIPA, Marka İptal Başvurularında Yeni Düzenlemelere Gidiyor

Son aylarda Çin Ulusal Fikri Mülkiyet İdaresi (CNIPA), “kullanılmayan markaların iptali” başvurularına ilişkin inceleme kriterlerini sıkılaştırdı. Özellikle Mart ayından bu yana, iptal başvurusu yapanların ek belgeler sunmasını talep eden resmi görüşler artarken, CNIPA’nın delil standartlarını yükselttiği gözlemleniyor.

Yeni Delil ve Taahhütname Zorunluluğu

Daha önce, bir markanın son üç yılda kullanılmadığını iddia ederek markanın iptal edilmesini talep eden başvuru sahipleri, genellikle internet arama sonuçları veya ticari faaliyetin eksikliğine dair basit kanıtlar sunabiliyordu. Ancak CNIPA’nın yeni uygulamasına göre:

  1. Marka sahibine ait detaylı bilgiler (işletme faaliyet alanı, tescilli marka geçmişi vb.),
  2. Marka sahibinin adres ve faaliyetlerine ilişkin araştırma raporu,
  3. En az 3 farklı platformdan alınmış 5’er sayfalık online arama sonuçları talep ediliyor.

Bunlara ek olarak, başvuru sahiplerinden “taahhütname” sunmaları isteniyor. Bu belgede, başvurunun doğru ve eksiksiz olduğu, gerçek kimliğin gizlenmediği ve iptal talebinin bağlantılı bir marka başvurusu veya ret itirazıyla ilişkili olduğuna dair belgeler sunulması gerekiyor. Yani iptal talebi yapmadan evvel bir marka başvurusu yapıp başvurunun reddedilmesini beklemek gerekiyor.

Neden Bu Değişiklikler Yapılıyor?

CNIPA’nın bu adımı, özellikle kötü niyetli iptal başvurularını engellemeyi amaçlıyor. Örneğin, bir markaya 60’tan fazla kez farklı kişilerce iptal başvurusu yapıldığı vakalar tespit edildi. Bu durum, idari kaynak israfına ve marka sahiplerine haksız yük getiriyordu. Ayrıca, bazı başvuru sahipleri, gerçek kimliklerini gizleyerek (örneğin şirket yerine bireysel isimlerle) rakip markaları iptal etmeye çalışmış.

Başvuru Sahipleri İçin Ne Değişti?

  • Önleyici iptal başvuruları (yeni marka başvurusu öncesi engelleri kaldırmak için) veya reaktif iptaller (ret kararı sonrası) artık daha detaylı delil gerektiriyor.
  • Gerçek kimlik ve niyetin kanıtlanması zorunlu hale geldi. İlgili bir marka başvurusu veya itiraz süreci olmadan iptal talebi kabul edilmeyecek.

CNIPA’nın bu adımları, marka sisteminin kötüye kullanımını azaltmayı hedefliyor. Ancak, haklı iptal taleplerinde bile başvuru sürecini zorlaştırabilir.

EUIPO’nun Yeni “Benzer Ret Kararları” Hizmeti

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO), marka başvuru süreçlerine yönelik yapay zeka destekli yeni bir hizmeti devreye aldı: “Benzer Mutlak Ret Kararları” (Similar AG Decisions). Ancak bu yenilik, bazı uzmanlar tarafından eksik yönleri ve potansiyel riskleri nedeniyle eleştiriliyor.

Hizmet Nasıl Çalışıyor?

Sistem, başvuru sırasında aynı kelime unsurlarına sahip ve benzer mal/hizmetler için daha önce ret alan markaları tarıyor. Tarama sonucunda eğer daha önce aynı markaya başvurulmuş ve başvuru reddedilmişse yeni başvuru sahibini bu konuda uyarıyor. Böylece kullanıcılar, başvuru öncesinde bu bilgileri görerek potansiyel riskleri değerlendirme fırsatı buluyor.

Ancak Kritik Eksikler ve Riskler Var!

  1. Sınırlı Kapsam:
    • Şu ana kadar ulaştığımız bilgilere göre sistem yalnızca mutlak ret gerekçelerini (AG) tarıyor. Nispi retler (başka bir markayla çakışma), tanınmış markalarkamu düzeni veya coğrafi işaretlerle vs. gibi diğer ilgili riskleri göstermiyor.
    • Örneğin, bir marka geçmişte ret alabilir, ancak redde gerekçe olan o marka artık tescilli olmayabilir. Sistem bunu ayırt edebiliyor mu bilinmiyor.
  2. Yanıltıcı Güven Hissi:
    • “Ret uyarısı yok” mesajı alan başvuru sahipleri, markalarının tescil edilebilir olduğunu düşünebilir. Oysa:
      • Marka önceki bir başvuru ile tescil edilmiş ve arada kalan sürede başkası tarafından başvurulup reddedilmiş olmayabilir. Belkide reddedilecek ilk başvuru sizinkidir. 
      • Nispi ret risklerini (başka markalarla çakışma) analiz etmiyor. Marka üçüncü kişilerin itirazına konu olabilir. Bu durumda da yapay zekanın itiraz ihtimali ve itirazın sonucu konusunda bir öngörüde bulunabilmesi pek kolay olmayacaktır.
      • Markaların mutlak ret nedenleri Türkiye’de 12 ana kriterden oluşuyor. Ayrıca Nispi Ret nedenleri de 9 adet madde içeriyor. Önceki tescil edilmiş marka bu kriterlerden yalnızca bir tanesidir ve marka diğer kriterlere göre de reddedilebilir. Bu da dikkatle incelenmesi gereken ve bu aşamada yapay zeka ile belirlemenin zor olduğu bir durum yaratıyor.
  3. Vekilsiz Başvuru Yapanlar İçin Risk:
    • Özellikle profesyonel destek almayan başvuru sahipleri, bu hizmeti yanlış yorumlayarak:
      • Ret almayacağını düşündüğü bir marka için başvuru yapabilir, ancak sonrasında başvurusu başka diğer gerekçelerle reddedilebilir.
      • Başvuru sahibi Mali kayıplara (başvuru ücreti, zaman) uğrayabilir. Özellikle markanın başvurulmasının ardından yatırım harcamalarına başlayan kişiler için tescilin kendi maliyetinin ötesinde zararlar ortaya çıkabilir.

Marka Vekilleri olarak, bize göre bu hizmet yalnızca sınırlı bir ön tarama aracı olarak kabul edilirse büyük zararlardan kaçınmak mümkün olur:

  • “Mutlak ret risklerini azaltabilir, ancak kapsamlı bir marka araştırmasının yerini tutmaz.”
  • Ayrıca “Başvuru sahipleri, nihai değerlendirmenin EUIPO uzmanlarınca yapıldığını unutmamalı.”
  • EUIPO’nun bu yeniliği, erken uyarı açısından faydalı olsa da:
    Tam kapsamlı bir marka araştırması yapılmadan başvuru kararı verilmemeli.
    Nispi ret riskleri için mutlaka uzman bir marka vekiline danışılmalı.
    Sistemin sadece ‘mutlak ret’ taradığı unutulmamalı.

EUIPO da kullanıcıları bu sınırlamalar konusunda uyarmaya devam ediyor. AI destekli araçlar yardımcı olsa da, insan denetimi ve profesyonel analiz hâlâ kritik önem taşıyor.

Uzak Doğu, Küresel İnovasyonda Liderliğini Sürdürüyor: 2025’in En İnovatif Şirketleri Açıklandı

Clarivate tarafından yayınlanan “Top 100 Global Innovators 2025” raporu, dünyanın en yenilikçi şirketlerini ortaya koydu. Raporda ilk 10 sırada yalnızca bir ABD’li şirket (RTX) yer alırken, ilk 20’de de bir Avrupalı firma (Siemens) bulunuyor. Geri kalan tüm şirketler Uzak Doğu kökenli, özellikle Japonya, Güney Kore ve Çin merkezli firmalar inovasyon alanında liderliği ele geçirmiş durumda.

Sektörel Dağılım ve Değişimler

Rapora göre, ilk 100 şirketin sektörel dağılımında “Elektronik ve Bilgi İşlem Ekipmanları” sektörü 33 firma ile açık ara önde geliyor. Bunu 11’er şirketle “Otomotiv” ve “Endüstriyel Sistemler” sektörleri takip ediyor. Önceki yıllara kıyasla, özellikle otomotiv ve yarı iletken sektörlerinde artış gözlemlenirken, geleneksel endüstriyel şirketlerin sayısında hafif bir düşüş yaşanmış.

Japonya Liderliğini Koruyor

Japonya, 33 şirketle listede en fazla temsil edilen ülke olarak dikkat çekiyor. Ancak bu sayı, 2024’e göre 5 şirketlik bir azalmaya işaret ediyor. Buna karşılık, Çin (6 şirket), Tayvan (13 şirket) ve Güney Kore (8 şirket) gibi diğer Uzak Doğu ülkeleri listedeki ağırlıklarını artırmış durumda. ABD ise 18 şirketle ikinci sırada yer alıyor.

Dikkat Çeken Yükselişler ve Yeni Girenler

  • Tencent, 2024’te yeniden listeye girdikten sonra bu yıl 2. sıraya yükselerek Çin’in inovasyon alanındaki gücünü gösterdi. Tencent, dijital dünyada WeChat, oyunlar ve fintech ile tanınıyor.
  • CATL, elektrikli araç bataryalarındaki teknolojik atılımlarıyla ilk kez listeye girdi. CATLelektrikli araç bataryalarındaki liderliği ve Tesla gibi dev markalara tedarikçi olmasıyla öne çıkıyor.
  • Siemens Energy ve GE Aerospace gibi yeni bölünmüş şirketler de listeye adlarını yazdırdı.

İnovasyonun Anahtarı: İş Birlikleri ve Disiplinlerarası Çalışma

Rapor, başarılı inovasyonun sırrının disiplinlerarası çalışmalar ve akademi-endüstri iş birlikleri olduğunu vurguluyor. Özellikle yapay zeka, sürdürülebilirlik ve otomasyon alanlarındaki teknolojik yakınsama, şirketlerin gelecekteki stratejilerini belirlemede kritik rol oynuyor.

2025 raporu, inovasyonun coğrafi merkezinin Uzak Doğu’ya kaydığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Geleneksel teknoloji devlerinin yanı sıra Çin ve Güney Kore gibi ülkelerden yükselen şirketler, küresel ekonomide söz sahibi olma yolunda önemli adımlar atıyor. İnovasyona yapılan yatırımların ve stratejik iş birliklerinin bu başarıdaki payı ise tartışılmaz.

inovatif firmalar

TÜRKİYE’de 2024 Yılı Patent, Marka ve Tasarım Tescili Rakamları Açıklandı

Türkiye’de 2024 Yılı Patent, Marka ve Tasarım Tescili Başvuru ve Tescil Rakamları Açıklandı

Turkish Patent OfficeTürk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) 2024 yılına ait sınai mülkiyet başvuru ve tescil verilerini açıkladı. Başvuru sayılarında gelişmeler görülürken tescil sayılarında sorunlar göze çarpıyor.

1. Marka Başvuruları ve Tescilleri

2024’te toplam 183.590 marka başvurusu yapıldı. Bunların 170.368’i yerli, 7.745’i Madrid Protokolü kapsamında yurtdışından Türkiye’ye yapılırken 5.477’si ise yabancıların Türkiye’de ulusal başvurusu olarak kaydedildi. Yerli başvurularda son yıllarda bir istikrar gözlenirken yabancı başvurularda bir miktar azalma olduğu görülüyor.

Uzun dönem başvuru sayıları ile tescil sayılarını aynı grafikte gösterdiğimizde tescil sayılarının başvuru sayıları ile orantılı olarak artmadığı görülüyor. Bunun nedenleri arasında marka vekili desteği almadan yapılan başvuruların artması olarak gösteriliyor. Marka vekili desteği red riskini azalttığını vurguluyor.

Yurtdışına Madrid başvuruları 2022’de zirve yaptıktan sonra (2.343) 2024’te 2.148 olarak gerçekleşti.

2. Patentlerde Yerli-Yabancı Uçurumu

2024’te 18.639 patent başvurusu yapıldı. Yerli başvurular (9.866) yabancıların validasyon başvurularından (8.106) fazla olsa da, tescillerde durum tersine dönüyor:

  • Yerli tesciller: 3.390
  • Yabancı tesciller: 8.122

Burada şunu hatırlatmak doğru olacaktır. Tesciller önceki yıllarda yapılan başvurulardan oluşuyor. Bu yıl yapılan başvurular henüz tescile ulaşamadılar ve onların araştırma inceleme süreçleri devam etmekte.

Bir sorun olarak kuruma yapılan yıllık başvuru sayısı ile biten dosya sayısı arasındaki aşırı farkın (9.866 giren başvuru, 3.390 işlemleri biten dosya) önümüzdeki dönemde Kurumun tescil süreçlerinde gecikmelere sebep olması gösterilebilir.

Yerli başvuruların tescile dönüşmemesinin olası sebepleri:

  • Ön araştırma yapılmadan yapılan başvurular tescil ihtimalini zayıflatıyor,
  • Patent vekili desteği alınmaması nedeniyle süreçler yarıda kalıyor,
  • Basit işlemlerin süresinde yapılmaması nedeniyle başvurular düşüyor,
  • Uzman personel eksikliği nedeniyle incelemeler uzun sürüyor.

Bir patent başvurusunda genellikle 3 aşama var:

  • Başvuru kabul incelemesi
  • Araştırma raporu
  • İnceleme raporu süreci (gerektiğinde 3 kez)

Uluslararası başvurularda artış:

  • PCT başvuruları: %20 artışla 1.921
  • EPO başvuruları: 891

3. Faydalı Modelde Araştırma Raporu Etkisi

Faydalı model başvurularının neredeyse tamamı (3.074/3.118) yerli başvurulardan oluşuyor.

2017’de getirilen araştırma raporu zorunluluğu, başvuru sayılarının uzun dönemde azalmasına yol açtı. Buluş sahipleri, her ikisinde de araştırma süreci olduğu için patent tesciline yöneliyor.

2024’te 2.996 faydalı model tescil edildi. Başvuru ve tescil sayılarının birbirine yakın olması kurumsal işleyiş bakımından bu alanda çok büyük sorun olmadığını gösteriyor.

4. Tasarım Başvuru Sayıları Normale Döndü

2024’te 12.523 dosyada 46.001 tasarım başvurusu yapıldı, 42.695 tasarım tescil aldı.

Lahey Sistemi’yle yurtdışı başvurular (151 tasarım) oldukça düşük kaldı. Türkiye dünyada en çok tasarım tescili başvurusu yapılan ülkeler arasında yer alıyor. Ancak yurtdışı başvurularının yerli başvurularla kıyaslanamaz azlığı dikkat çekiyor.

Kamu kurumlarının 2020’lerde yarattığı başvuru dalgası sonrası, 2024’te başvuru sayıları normal seyrine döndü.

Libya’da Yabancı Marka Sahiplerine Özel Tarife

Libya Fikri Sınai Haklar Ofisi, Kasım 2024’te yabancı marka sahipleri için yenileme ücretini 20.000 USD olarak belirledi.

Bu ücret yıllık 2.000 USD taksitlerle ödenebiliyor.

5 Mart – 10 Nisan 2025 tarihleri arasında yeni marka başvuruları kabul edilmeyecek.

Güney Sudan’da Marka Kanunu Öncesi Rezervasyon Uygulaması

Güney Sudan’da marka kanunu çıkmadığı için tescil sistemi yok. Yerine “rezervasyon sistemi” uygulanıyor.

Marka sahipleri Adalet Bakanlığı’na başvurarak markalarını rezerve ettiriyor. Bu işlem tescil yerine geçmese de kanun çıktığında öncelik hakkı sağlıyor.

TÜRKPATENT’te Yeni Düzenlemeler

Turkish Patent OfficeMarka iptali, yenileme ve 35. sınıf düzenlemeleri hakkında önemli güncellemeler!

TÜRKPATENT’in 2025 yılı düzenlemeleriyle marka iptali ve yenileme süreçlerinde önemli değişiklikler yapıldı.

15 Mart 2025 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan iki tebliğ marka tescili sahipleri ve yeni başvuru yapacak olanları etkileyecek önemli değişikliklere sebep oldu.

1. Markaların Kullanılmama Sebebiyle İptali Yönetmeliği Yürürlüğe Girdi

marka taklidi, patent taklidiYeni Düzenleme: 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca, bir markanın 5 yıl boyunca ciddi şekilde kullanılmaması durumunda iptal edilmesi mümkün hale geldi. Bu iptal talepleri artık mahkemeler yerine TÜRKPATENT tarafından karara bağlanacak.

Emanet Ücret: İptal başvurusu yapan kişi, başvuru ücretine ek olarak bir emanet ücreti ödeyecek. Bu ücret, iptal talebinin sonucuna göre ya başvuru sahibine iade edilecek ya da marka sahibine ödenecek.

Cevap Süreleri: Marka sahiplerine, iptal talebine karşı kullanımı ispatlamak için 1 ay süre tanınacak. Bu süre, talep edilirse 1 ay daha uzatılabilecek. Ancak bu süreler, özellikle yabancı marka sahipleri için yetersiz kalabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli detay süresinde ve yeterli delille markanın kullanıldığı gösterilmezse markanın iptal edilebileceğidir. Hazırlıksız ya da özensiz çalışmanın sonuçlarını görmek bakımından Şubat ayında REAL markasının iptal edilmesi yazımıza bakabilirsiniz.

REAL markası nasıl iptal edildi!

İptalin Geçerlilik Tarihi: İptal başvurularında, iptalin hangi tarihten itibaren geçerli olacağı açıkça belirtilmek zorunda. Yanlış tarihle yapılan başvurular, hukuki avantaj sağlamayabilir.

2. Marka Yenileme Ücretlerinde Değişiklik

Yenileme Ücretleri: Marka yenileme ücretleri, markanın kapsadığı sınıf sayısına göre hesaplanacak. İlk iki sınıf için sabit bir ücret ödenecek, her ilave sınıf için ise ek bir ücret talep edilecek. Bu yeni sistem, özellikle çoklu sınıflara sahip markaların yenileme maliyetlerini artırabilir.

Bugüne kadar marka yenilemenin sınıf sayısı ile bir bağlantısı ya da sınıf sayısının az ya da çok olması ile ilgisi yoktu. Tüm markalar için yıllık olarak belirlenen sabit bir ücret ile yenileme işlemi yapılabiliyordu.

Yeni düzenleme buna son verdi ve artık sınıf sayısı 2’den fazla olan tesciller fazla olan sınıf sayısına göre hesaplanan ek ücretler ödeyecek.

Türk Patent’ten bir gerekçe açıklaması yapılmadı fakat önceki istişare toplantıları ve genel olarak işlemlerin uzun zaman almasının bir sonucu olarak bu karara varıldığı tahmin ediliyor.

Başvuru sahiplerini gerekli olmayan sınıflarda tescil taleplerinden kaçınması için bu kararın alınmış olabileceği tahmin ediliyor.

3. 35. Sınıfta Satışa Sunma Hizmetleri İçin Yeni Ücretlendirme Modeli

Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), 35. sınıf kapsamındaki “satışa sunma” hizmetlerine yönelik yeni bir ücretlendirme modeli getirdi. Bu düzenleme, başvuruların daha doğru sınıflandırılmasını sağlamak ve gereksiz eklemeleri önlemek amacıyla yapıldı.

Önceki sistemde, başvuru sahipleri 35. sınıfı kullanarak birçok farklı mal ve hizmeti tek bir sınıf ücreti kapsam altına alabiliyordu. Ancak, bu durum bazı başvuruların gereğinden fazla genişletilmesine ve gerçek kullanım alanının dışına çıkmasına neden oluyordu. Yeni uygulama ile bu konuda daha hassas bir yaklaşım benimseniyor.

Yeni Ücretlendirme Sistemi Nasıl İşliyor?

  • 35. sınıfın 5. paragrafında yer alan “satışa sunma” hizmetleri, başvuruda yer alıyorsa artık daha dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor.
  • Eğer bu paragrafa eklenen malların sayısı iki sınıfı geçerse, her ilave sınıf için ek ücret ödenecek.


Call Now Button